Eski Türküler Dinle
Eski türküler sadece yaşanmışlıkları değil aynı zamanda yaşanmamışlıkları da dile getiren en güzel şarkılardır. Üstünden yıllar geçse de modası asla eskimeyen, insanı başka diyarlara alıp götüren, insana özünü hatırlatan en güzel şarkıları içerir. Anadolu mutluğun, acının en derin yaşandığı yerlerdendir, insanın özünü sevmenin ve sevilmenin o büyülü hissini en derinden yaşar. Eski türküler insana sevdiklerinden ayrı kalmanın, kavuşamamaların, vatan sevgisinin en samimi dille anlatan müzikleridir.
Eski türkülerin öyle bir yanı vardır ki insanın içindeki o masum duygulara kolayca ulaşır ve insanı derinden etkiler. Eski türküler, savaşlarda çekilen acıları, milletimizin yazdığı destanları o dönemden sevdiğinden ayrılanları, geri dönemeyenleri yapılan fedakarlıkları en derin duygularla dile getirir. Eski türkülerin en vazgeçilmezlerinden olan “Cahildim dünyanın rengine kandım” diyen Neşat Ertaş eski türkülerin en zirvedeki sanatçılarındandır. Bunun gibi “ Yarim İstanbul’u Mesken Mi Tuttu” şarkısını seslendiren Şükriye Tutkun ve “Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar” şarkısını seslendiren Nida Toker bakalım bu şarkılarda hangi duygulara tercüman olmuştur.
Eski Türkülerin geçmişten günümüze yayınlanan en güzel şarkılarını online radyodinle.net sitemizden ücretsiz dinleyebilirsiniz.
Yarim İstanbul'u Mesken Mi Tuttu
Geçim derdinde olan aileler genelde evin reisleri ile büyük oğullarını her zaman büyük şehirlere gönderirlermiş. Özellikle de İstanbul'a çalışmaya giden kişiler uzun süreler burada kalır ve gurbetlik çekerlermiş. Memlekette kalan sevgililer veya eşler ise uzun yıllar gurbet yolu gözlermiş. Bu Türküde kocası İstanbul'a gidip yıllarca çalışmak zorunda kalan bir kadının yakmış olduğu bir ağıt olarak karşımıza çıkıyor.
Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar
Bu Türkü günümüzde genellikle kına gecelerinde çalınarak ve bu türkü ile gelinin ağlaması beklenir. Ancak bu türkünün de bir hikayesi vardır. Türkü'de uzak bir köye gelin giden Zeynep isimli bir kızın hikayesi anlatılır. Zeynep'in gelin gitmiş olduğu köy doğup büyüdüğü köye üç gün uzaklıkta bulunur. Bu sebeple de 7 yıl boyunca Zeynep ailesini hiç göremez. Zeynep günden güne ailesine karşı özlem duymaya başlar ve bu türküyü yazar. Evinin bahçesinde de sürekli bu türküyü söyler. Bu özleme kocasının kötü davranışları da eklenince Zeynep hastalanır. Bunun üzerine kocası Zeynep'in köyüne gider ve ailesini getirir. Zeynep'in hasreti diner ancak hastalığı bir türlü iyileşmez. Hasta yatağında bu türküyü söylerken can verir.